GÜNEYYURT BÖLGESİ İLK ÇAĞ VE ROMA-BİZANS ESERLERİ
GÜNEYYURT CİVARI ÖNEMLİ TARİHİ ESERLER
1-Karaman oğulları türbesi: İlçeye 28 km. uzaklıkta, Güneyyurt tolbunar yaylası karşısında ki Balkusan köyü mezarlığının içindedir. Karamanoğlu Mahmut Bey zamanında (1277-1306) yaptırılmıştır. Karaman bey ile Mehmet beyin kendileri ve aileleri burada yatmaktadır. Karamanoğlu Mehmet bey’in babası Nure sofunun türbesi şu anda Mut’a bağlı Sinanlı yakınlarında ki Değirmenliktedir.
2– Aşağı çağlar Dedeli yaylası kaya mezarları ve enkazı. Güneyyurt Altıntaş ve Saparca yaylası ile Balkusan aşılık bölgesi arasındadır. Şu anda davar ağılı yapılmış vaziyette ve her yer gibi define varsayılarak kazı darbeleriyle harabeye dönmüş haldedir.
3—Delikli taş tepesi; Güneyyurt Üssüz yaylası kavaklı tepesinden sonra 1. orta yoldan beride antik yerleşim ve harabe. İki tarafı delik taş ilk göze çarpan görüntüdür, çevrede kapakları ortalarda duran yer altı mezarları ve çeşitli oyma mezarlar vardır.
4- ÖRENLER VE İKİZ İN
Güneyyurt kasabasının antik çağda ki yerleşkesi olarak bilinen bu havalide büyük kayalar olmadığından yontma taş olarak sadece İkiz in vardır. Ancak zamanla kaybolmakla beraber buranın bir kayasız yerleşim yeri olduğunu gösterecek kadar izlere rastlamak mümkündür. Bu konuda Sayın Halit Bardakçı şu bilgileri aktarmaktadır;
“Güneyyurt Ermenek çevresindeki en eski yerleşim merkezlerindendir. Çevrede roma, Bizans ve daha eski çağlara ait kalıntılara, mağara ve kaya mezarlara rastlamak mümkündür. Özellikle Hititler zamanında yoğun manada meskûn olduğu sanılan Hititler’e ait ikiz in kabartması vardır. İkiz in kabartması olarak anılan bu tapınak yaklaşık olarak 7-8 metre eninde; 6 metre yüksekliğinde bir kaya bloğu üzerine oyulmuş, ağzı güneye bakan iki mağaradan meydana gelmiştir. Doğudaki mağaranın kapısı üzerine yere abanmış kuvvetli bir aslanın sağ pençesi altındaki iki boğum meydana getirmiş halde ağzı açık ve salyalı olarak kıvrılan yılan ve aslanın gerisinde; aslanla bir hizada bulunan boğanın Hitit efsanesindeki İlluyanka masalı” ile çok büyük ilişkisi olduğunu göstermektedir. Bir tapınak olduğu sanılan bu kabartma bir zafer anıtı da olabilir. Kabartmanın tahminen M:Ö14 veya M:Ö 13 y yılda yapılmış olması gerekir.”
Kısacası Güneyyurt Örenler mevkiinde olup tarla ortasında bulunan büyük bir kayanın ön yüzü düzlenerek iki ayrı oda yapılmıştır. Bu iki oda yani in birer anıt mezar niyetiyle oyulmuş Hitit dönemi eseridir. Kayanın alın kısmında bulunan kabartmalarda aslan, yılan ve boğa üçlüsünden oluşan bir gurup vardır. Kabartmada yılanın üstüne çullanmış aslan dikkati çeker. İkizin’in kasabaya yakın olmasından başka bir özelliği yoktur zira anlatacağımız nice eserler hatta bundan daha ilginç eserler vardır beldemiz etrafında. Netice olarak bir oda büyüklüğünde, tarla ortasındaki bir kayaya oyulmuş iki hücreden ve alnındaki işaretlerden oluşmuştur.
5- GÜNEYYURT AK KÖPRÜ;
Kışlacık mahallesinin altından doğuya doğru bin metre gidince eskiden Pamuklu vb karşı köylerin Güneyyurt’a ulaşımını sağlayan tek gözlü köprü. Manamas köprüsü de denir. Karaman oğulları eseri olan köprü 2.70 eninde 22 m uzunluğundadır. Araç trafiğine uygun değildir. Kültür bakanlığı envanterinde kayıtlı olan tek kemerli bu köprü de Görmeli köprüsü gibi baraj altında kalacaktır. 370 yıl önce Evliya çelebi Cenne tarafından gelince Gargaraya bu köprüyü kullanarak geçmiştir.
6- KUŞAKPINAR ALACA İN KİLİSESİ VE KAYA MEZARLARI!
Gargara medeniyetinin antik yerleşimlerinden birsi olan Kuşakpınarı ilk defa İnternette bu fotoğraf ve yazılarla yerini aldı, daha doğrusu tarihte ki yerini almış oluyor. Ancak burada resimlerde de gördüğünüz gibi bir zamanlar Müminlerin (peygamberimizden önceki peygamber olan hz İsa’ya ve o günün doğru dinine inananlar) ibadet ettiği Kiliseler ve Şapeller davar ağılı yapılmış durumda.
Alaca in ise tamamen bir kilisedir ve iç dekorasyonu ve mimarisi bunu göstermektedir. Ancak bu in de kilise olarak oyulmamıştır, zira yüzeyinde bulunan çivi yazılı satırlar Hitit dönemini işaret etmektedir. Buraları Hititologların mutlaka incelemesi ve yazıları deşifre etmeleri lazımdır.
Eski çağda İnsanların kayaları oyarak daha güvenli yaşam alanları yaptıkları ayetlerden de anlaşılmaktadır. Hz İsa a.s. dan sonra ki dönemlerde de buralarda ki yapılar ibadethaneye dönüştürülmüş ve inziva ve çilehaneler teşekkül etmiştir.
Cenabı hakkın Kur’anda buyurduğu gibi;
Al-i İmran (137) “Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.”
Fecr (10)” (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Ad’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi? “
Hicr(82) “Onlar güven içinde dağlardan evler yontuyorlardı. “
Allahın emrettiği gibi geçmişte insanların neler yaptıklarını ve İnanmayanların sonunun ne olduğunu yakından gördük.
Bu Tarihi ve Turistik alanlarımızı Sarı levhalarla belirtmek ve kültür varlıklarına kaydettirmek artık başta Güneyyurt Belediye başkanları olmak üzere yetkililere kalıyor.
Güneyyurt Kuşakpınar harabeleri ve Alaca in Kilisesi; Güneyyurt’tan tam kuzeye bakıldığında Kuşakpınar, önünde iki söğüt ağacıyla görülür. Burası tam bir eski medeniyetler merkezidir. Şimdiye kadar hiçbir resmi inceleme yapılmamıştır. Burada büyük bir kaya kilisesi Alaca in adıyla bilinmektedir. Etrafta ise daha küçük şapeller ve kaya mezarları ve taş lahitlere rastlanmaktadır. Son yıllarda belediye başkanlarımız resmi mahfillerde tanıtımı ve sit alanı yapılması için çalışmaklarını sürdürmektedirler.
7 – GÖDEKURUM KAYA MEZARLARI VE KEŞİŞ ODALARI!
Güneyyurtta ve civarında kurulan medeniyetler hakkında bize ilkokulda öğretilen ve anlatılan tek şey, İkizin Hitit anıtı idi, şimdi aşağıda vereceğimiz bilgi ve resimler Güneyyurt/Gargara antik medeniyetinin nasıl ve nerelerde olduğunu biraz daha açacak ve gözlerimizi örenlerden biraz daha yukarılara kaldırmamıza yardımcı olacaktır inşallah.
Ermenek/Güneyyurt yolunda ki eski Ardıçtan yani deve yalağı’nda yukarıya sarp kayalara baktığımızda göze çarpar bu antik yapıtlar. Çok geçmeden bu mevkie mutlaka sarı levhalar istiyoruz. Ayrıca burada ki keşiş odalarının iç mimarisi ve Güneyyurt’a açılan pencerelerle alakalı resim ve bilgiler ekte konmuştur.
Bu ve benzeri kalıntılar yüksek olasılıkla M.Ö. Hititler tarafından yapılmış, oturulmuş, M.S. Romalılar ve Bizanslılar tarafından da kullanılmışlardır.
Her konuda olduğu gibi geçişimizle alakalı konularda da Allah’ın isteklerinden uzak olduğumuz bir gerçektir.
Bakın alttaki ayetlerde cenabı hak ne buyuruyor;
Yusuf (109) “Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? “
Mümin(21) “Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse olmadı.”
Güneyyurt Gödekorum kaya mezarları ve Şapelleri; Ermenek’ten Güneyyurt tarafına çıkınca sağda dev kaya zincirleri Başyayla üzerine kadar sürer. Bileği mevkiini geçince Deveyalağı’ndan kayalara bakınca yaklaşık 2000 m kuzeyde dev kayaların yüzeyinde el yapımı inler ve mağaralar göze çarpar. Buraya halkımız Gödekorum derler. Burada ki eserlerin içi siyah yağlı boyayla boyanmış gibi islidir, kurumludur. Çevrede kayalara oyulmuş üzüm ezmeye yarayan Şırakmana ve depolamaya yarayan mahzenlere de rastlanmakla beraber ilk başta küçük kaya kiliseleri demek olan Şapeller ve inziva odaları yer alır. Buradan kayaların üzerinden yürüyüşçüleri Kuşakpınar’a ileten Kurt yolağı adında bir patika vardır.
9- TOLBUNAR GAVURİNİ
Güneyyurtta “gavur ini” olarak bilinen büyük bir antik yerleşim yeri var. Burası Balkusanın Tolbunar bölümünde bulunuyor. Rakım 2000 m civarında, kayaların yüzeylerine düzinelerce inler oyulmuş, içlerine ikişerli üçerli hatta dörderli mezarlar sıralı durmaktadır. Her inde görüldüğü gibi tabi ki insan eli inlerden bahsediyoruz, kazı ve yağmalama işleri hemen göze çarpmaktadır. Bu tür işleri Devlet bir düzene koysa da o paralar yeraltında yatmasa nasıl olur acaba? Belki vardır öyle bir mevzuat ama biz bilmiyoruzdur.
Bölgede Greklerin, Bizansların ve Müslüman Romalıların yerleştiği biliniyor. Müslüman Romalı demekle Hz İsa’ya iman ederek bu kuytu yerlere kaçıp zalimlerden uzluk, rahatça ibadetlerini yapmak için bu inleri oyan/mesken edinen mazlumları kastediyoruz.
Güneyyurtta ve Yukarı çağların yaylalarında hatta tüm Taşeli de bu tür yerleşim yerleri vardır. Ancak buranın özelliği çok farklıdır. Rakım açısından, düzen bakımından ve ayrıca ikamet ettikleri taştan evlerinin kalıntıları yönünden buraya yerleşenler bu inleri ibadet ve mezar olarak kullandıkları açıkça anlaşılmaktadır. İşte bu yüzden “Hz İsa’ya İman eden Müslümanlar” tabirini kullanıyoruz. Zira Peygamberimizden önceki peygamber olan Hz İsa Havarilere İmanı teklif edince onlar şöyle demişlerdi;
Al-i İmran(52) “İsa onların inkârlarını sezince, “Allah yolunda yardımcılarım kim?” dedi. Havariler, “Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik. Şahit ol, biz Müslümanlarız” dediler.”
Yukarıdaki ayetten ve daha yüzlerce Kur’an ayetinden anlıyoruz ki tek din vardır o da İslam’dır ve bu dine iman edenlere de hangi çağda olursa olsun Müslüman denir. Tüm peygamberlerde aynı imanı tebliğ etmişlerdir ve bu imanı öngören dinlerine de İslam denmiştir, bu Allahın tüm vahy mesajlarında böyledir.
Bu gün bile hayretle izlediğimiz bu yapılar imarı ve ümranı bakımından tüm bilim çevrelerinin dikkatini çekmektedir. Kayaların tam ortasına hangi aletleri ve ilaçları kullanarak bu inleri oydukları hala bir muammadır. Aşağıdaki resimleri iyi incelersek ki onların içinde küçük kilise demek olan Şapellerde vardır, sadece mezarlarda vardır, Rahip odaları da bulunmaktadır, burada yaşayanların zayıf Müslümanlar olduğu hemen belli olmaktadır. Geçmiş Ümmetlerin ne zorluklarla imanlarını koruyabildikleri bakımından yeni nesillere büyük birer ibret nişanesi olarak verdiğimiz bu resimler aynı zamanda Allah’ında görenleri İmana çağıran birer mucizesidir. Nitekim aşağıdaki ve benzeri birçok ayette buraları görerek ibret almamız ve Allahın Peygamberlerinin mesajlarını iyi incelememiz istenmektedir.
Muhammed(10) “Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkâr edenlere de bu akıbetin benzerleri vardır.“
Burası Balkusan köyünün güney batısında Tolbunar adıyla bilinen, 1980 öncesinde şu anda Güneyyurtta yerleşen Tuluklar sülalesinin ikamet ettiği ve halen Güneyyurt için 9. Mahalle olarak tescil edilmiş kasabamızın bir yaylasıdır. Rakım 2000 m civarında, kayaların yüzeylerine düzinelerce inler oyulmuş, içlerine ikişerli üçerli hatta dörderli mezarlar sıralı durmaktadır. Bölgede Greklerin, Bizansların ve Hıristiyan Romalıların yerleştiği biliniyor. Hıristiyan Romalı demekle Hz İsa’ya iman ederek bu kuytu yerlere kaçıp zalimlerden uzluk rahatça ibadetlerini yapmak için bu inleri oyan/ya da hazır bulup yerleşen mazlumları kastediyoruz.
9-ALA KİLİSE YENİMAHALLE/GÜNEYYURT
Bölgemiz 3. zamanın 2. Yarısında oluşan miyosen denizel tortullu ve killi bir taşlık yüzeye sahiptir. Bu bakımdan ilk çağlarda taşlık Kilikya, şimdilerde ise Taşeli denen orta Torosların bu kesiminde kayalar işlemeye elverişlidir ve tüm kayalar delik deşiktir. Yeni mahallenin eski adı olan “Ala Kilise” adını böyle bir eserden almaktadır. Şu anda tam bir eser müşahede edilmemekle beraber Aşağıçağlar yolu altında olduğu bazı kesme taşlardan anlaşılmaktadır.
11-Kapıcık ören yeri/Güneyyurt. Balkusan köyünden beride Bentbaşından sola dönünce 10 km sonra orman içi yoluyla ulaşılır. Üç tepe arasında, Yörük bükü vadisine hâkim yerde ki kalıntılardan Roma/Bizans dönemi bir yerleşim.
12- DOMİTİOPOLİS/SULTAN TAHTI; YUKARI ÇAĞLAR
Köyün kuzey doğu yamaçlarında bol miktarda Nekropol/Mezar ve kent kalıntılarına rastlanmaktadır. Kaya ve yer mezarları, sabit ya da büyük kayalara oyulmuş lahitler, sütunlar ve sütun başları ortalık yerdedir. Köyün kuzeyini komple kuşatan devasa kayalar içerisinde de Tarihi sıra delikler, su kanalları ( 14 Km) göze çarpmaktadır. Burası antik dönemde İsaura-Germenikapolis, Bu gün ki Bozkır- Ermenek arasında bir büyük kaya zincirinin altındadır. Bölgenin adı Roma ve Bizans döneminde Zeed ve Spide olarak geçmekte olup İncil’de geçen metinlere göre de Havari Barnabas ve arkadaşlarının Karamanın Akçaalan köyünde bulunan Philedelphia’dan ayrılıp Tolbunarda bulunan antik kente “Gavurini” uğradıktan sonra buraya geldikleri anlatılmaktadır.
13- SULU İN:
Yukarı Çağlar Köyü’ nün kuzeyinde bulunan yüksek kayalıklar üzerindedir. Çok eski bir yerleşim yeridir. İçinde su havuzu bulunmaktadır. Ayrıca mezar kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Tarih öncesi çağların müthiş bir korunma ve barınma yeri olduğu kesindir. Resmi olarak inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Meydanı boş bulan acemi define avcılarınca açık mezara çevrilmiştir.